Kıskançlık bir kişinin, ilişkinin ya da sahip olunan bir özelliğin yitirilmesinden korkulan olumsuz ve karmaşık bir ruhsal yaşantıdır. Mesnevi’nin sözüyle “kıskançlık; bütün kusurların mayası, en kötü huydur.”
Genel olarak kıskançlığın iki şekilde ortaya çıktığı görülmektedir. Biri eş yada ilişki partnerini kaybetmekten korkmak, diğer ise başkasında bulunan bir objeye, tavır ya da özelliğe öykünmedir. Benim bugün ele almak istediğim ikinci kıskançlık türü. Bir kişinin; evinin, arabasının, çocuğunun, başarısının ,güzelliğinin kendinde olmasını istemesiyle baş gösteren kıskançlık. Kıskançlık özenmeyle başlayıp, imrenme , kendinde olmasını isteme ve kendinde olmayanı tahrip etmeye (haset) kadar varabiliyor. Kıskançlığın temelinde güvensizlik, anne-baba tarafından sevilmeme, yetersiz görülme olduğu düşünülüyor.
Kişi kendinde gördüğü yetersizlikleri para, mal, şöhret, sahip olmak …..vb. ile telafi etmeye çalışıyor, sahip olamadıkça kıskançlık artıyor ve kişiyi mutsuz ediyor. Sahip olamayan kişi bir süre sonra “bende yoksa onda da olamaz” düşüncesiyle yıkıcı davranışlar gösteriyor, etrafını tahrip edebiliyor.
Ancak bu sahip olma isteğinin doyumu yoktur. Sahip olduğu şeylerden dolayı sürekli kiskanilacak kişi bulunmaktadır. Kiskançlık duygusu içini kemirir durur, kendi kendini yiyip bitirir, mutsuzluğa mahkum olur. Kişi bu duyguyla yani kıskançlıkla baş edebilmeyi öğrenir ise daha mutlu olabilir.
Tüm duygular kontrol edilebilir ve yönlendirebilir. Bu konuda yardım almak için ruh sağlığı uzmanlarına başvurabilir ve psikolojik destek alabilirsiniz.
Ayşegül TETIK BANKOĞLU
Psikolojik Danışman-Aile Danışmanı