OTİZM SPEKTRUM BOZUKLUĞU (YAYGIN GELİŞİMSEL BOZUKLUK)
Otizm, doğuştan gelen ya da yaşamın ilk yıllarında ortaya çıkan sosyal etkileşimde ve iletişimde yetersizlikle kendini belli eden nöro-gelişimsel bir bozulmadır.
Otizmin nedenlerine ilişkin farklı görüşler mevcuttur.Genetik yatkınlık, civa, hamilelikte yaşanan sorunlar, çocuğun televizyon karşısında fazla kalması gibi otizmle ilişkili olduğu düşünülen farklı görüşler vardır. Bazı araştırmalar GDO’lu gıdaların genlerde mutasyona yol açtığı ve otizmi tetiklediği yönündedir. Bir başka çalışmada DDT tarım ilacının otizmle ilişkisinin olduğu ortaya konulmuştur. Ancak hâlâ kesin sebep bilinmemektedir.
Otizmli çocuğun gelişimindeki farklılık çoğunlukla ilk 3 yaşta fark edilir. İyi bir takiple 12 aylıktan itibaren tanı konulabilmektedir. Otizm tanısını çocuk psikiyatristi ya da çocuk nörologu koyar. Erken tanı konulması bir an evvel eğitime başlanması anlamına gelir. Erken tanı, doğru ve yoğun bir eğitim ile otizmin belirtileri kontrol altına alınabilir, gelişim sağlanabilir ve büyük ilerleme kaydedilebilir.
Eğer çocuğunuz :
-Başkalarıyla göz teması kurmuyorsa ya da yetersiz göz teması varsa,
-Söyleneni işitmiyor gibi davranıyorsa,
-Bazı sözleri tekrar tekrar ve ilişkisiz ortamlarda söylüyorsa,
-Ekolali yapıyorsa yani söylediğiniz kelime ya da cümleleri aynı şekilde hemen ya da bir süre sonra tekrar ediyorsa, (sorduğunuz sorulara cevap vermek yerine soruyu aynen tekrar ediyorsa)
-Konuşmada akranlarının gerisinde kalmışsa,
-Sallanmak, çırpınmak gibi garip hareketleri varsa,
-Günlük yaşamındaki düzen değişikliklerine aşırı tepki veriyorsa,
-Nesneleri sıra dışı amaçlarla kullanıyorsa (örneğin legoları birbirine geçirmek yerine ısrarlı bir biçimde yan yana sıralıyorsa),
– Gelişimsel düzeyine uygun olmayan oyun oynuyorsa,
Otizm açısından değerlendirilmesi gerekir.
Otizm farklı ırklarda, etnik gruplarda, farklı sosyal konumlara sahip bireylerde görülebilir. Ailenin gelir durumu, yaşam biçimi, eğitim seviyesi ile otizm arasında bir bağ bulunmamaktadır. Ayrıca en sık görülen gelişimsel bozukluktur. 2006 yılında 150 çocuktan 1’i otizm tanısı almıştır. 2018 verilerine göre 59 çocuktan 1’ine otizm tanısı konulmuştur. Otizm giderek yaygınlaşmakta ve erkeklerde kızlara oranla 4 kat daha fazla görülmektedir Eğer yukarıdaki belirtilerden çocuğunuzda varsa emin olmak için gerekli testleri yaptırmanızda fayda var. Çoğu aile bu belirtiler varsa bile
-Biz çok televizyon (tablet, telefon) izlettik ondan oldu.
-Etrafta oynayacak çocuk yok, okula başlayınca düzelir.
-Çalışan anne-babayız, çocukla yeterince ilgilenemiyoruz.
-Anne-babası, dayısı, amcası da geç konuştu.
Gibi varsayımlar anlatabiliyor.
Bu varsayımlarınız doğru olabilir ama yanlış da olabilir. Eğer yanılıyorsanız çocuğunuzu riske atıyorsunuz demektir. Otizmde erken tanı, erken eğitim anlamına gelir. Erken eğitim ise çocukların sosyal gelişim , bilişsel gelişim, dil gelişimi, fiziksel gelişim vb. alanlarda daha iyi ilerlemesi demektir. Ertelemek, beklemek ve kabullenmemek çocuğun ilerlemesine engel olmaktır.
Burada ailelerin dikkat etmesi gereken şey çocuklarını sürekli takip etmektir. Ay ay bebek gelişimini takip edebilirsiniz. Eğer çocuğunuz içinde bulunduğu yaşın gelişim özelliklerinin çoğunu yapamıyorsa uzmana danışmakta fayda var. (Çoğunu yapıyor ve bazılarını yapamıyorsa “gelişim her çocukta farklıdır” diyoruz. Çocuğunuzla daha çok etkileşim içinde olursanız bu fark kolaylıkla kapanabilir.) Eğer şüpheleriniz doğruysa ve çocuğunuz uzman kurul tarafından otizm tanısı aldıysa Rehberlik ve Araştırma Merkezlerinde çocuğunuza özel eğitim planı yani BEP (Bireyselliştirilmiş Eğitim Planı) hazırlanır. Otizmli birey uygun görülen eğitim kurumuna yönlendirilir ve özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde destek eğitime başlanır. Otizmli birey eğitime akranlarından erken başlar. Otizmli çocuğun kreş, anaokulu gibi sosyal ortamlarda bulunması onun etkileşimi açısından çok önemlidir.
Otizmli birey okula gider, akranları gibi olmasa da, öğrenebilir sadece farklı yöntem ve tekniğe ihtiyaç duyar. Okuma-yazma, sayma, kurallar ve beceriler farklı yöntem ve tekniklerle otizmli bireye öğretilmeye çalışılır. Bazen daha yavaş, bazen de akranlarından çok daha hızlı öğrenir. Otizmli bireyin çok farklı ve karmaşık bir beyin yapısı vardır. Onların öğrenme biçimlerini bulmak kolay olmayabilir.
Eğitim hayatında dikkat edilmesi gereken otizme eşlik eden ikinci bir bozukluğun olup olmadığıdır. Otizme eşlik eden hiperaktivite, bireyin uzun süre hareketsiz kalmasına ve aynı yerde oturmasına engel olur. Bir de yüksek fonksiyonlu otizm var, bu gruptakiler yüksek IQ, gelişmiş bilişsel kapasite ile akranlarından çok farklı olmayan bir akademik hayata sahip olabilir. Akranlarıyla arasında belirgin bir fark olmadığı için tanı almayabilir. Benzer duruma sahip kişilerin yetişkin olarak otizm tanısı aldığı olmuştur. Yüksek fonksiyonlu otizmde de sosyal etkileşimde yetersizlik, arkadaşlık kuramama aynı şekilde devam eder.
Otizmin türü ne olursa olsun akranları gibi olamama vardır. Bu durum hem otizmli birey hem de ailesi için bir takım zorluklar getirir.
Otizmli çocuk büyüyüp yetişkin olduğunda da (okuma yazma öğrense, kendi hayatını devam ettirebileceği bir işte çalışsa) akranlarından farklı olmaya devam edecektir.
Bu süreçte aile durumu kabullenmekte zorluk yaşayabilir. “Neden benim çocuğum, neden biz” diye düşünebilir. Böyle bir durumda aile psikolojik destek hizmeti almalıdır.
Ailelere tavsiyeler
-Çocuğunuzun otizmli olmasının sizin suçunuz olmadığını kabul edin, sebebi belirlenemeyen ve henüz tedavisi olmayan bir bozukluk otizm.
-Eğitimle otizmin belirtileri kontrol altına alınabilir. Eğitimi kesinlikle ihmal etmeyin ve çocuğunuzun eğitimine dahil olun. Ebeveyn olarak neler yapabileceğinizi özel eğitim öğretmeni ile konuşun.
-Çocuğunuz ve siz sosyal ortamlara girmekten çekinmeyin. Bu hem kendi ruh sağlığınız hem de çocuğunuz için önemli.
-Otizm Spektrum Bozukluğu toplum tarafından pek iyi bilinmeyen bir durum. Bu yüzden size soru sorulmasına, çocuğunuza tuhaf gözlerle bakanlara aldırmayınız.
-Çocuğunuzun haklarını ve kendi haklarınızı biliniz ve gerektiğinde hakkınızı savunun.
-Çok yorulduğunuzda, zorlandığınızda dinlenebilmek ve kendinizi toparlayabilmek için çocuğunuzu emanet edebileceğiniz birileri (nineler, arkadaş ya da bakıcı) olsun. Çocuğun iyi olabilmesi öncelikle sizin iyi olmanıza bağlıdır.
-Otizmli bireyin oyun terapisi alması akranlarıyla etkileşimini geliştirir,sosyal ortamlara adapte olabilmesine yardımcı olur, istenmeyen davranışların görülmesi azalır. Oyun terapisi almasını destekleyin.
-Otizmli çocuk alışık olmadığı ortamlara aşırı tepki verebilir. Okul, terapi ya da oyun parkında gergin davranışlar gösterebilir. Ebeveyn olarak hemen pes etmeyiniz ve çocuğu adapte etmeye çalışınız.
-Yaşadığınız ilginç durumları eşiniz, aileniz ve arkadaşlarınız ile paylaşınız. Konuşmak insanı rahatlatır, ayrıca farkındalık için onlar bir adım atabilirler. Yaşadığınız durumla ilgili size destek olabilirler.
-Gerektiğinde kendiniz için psikolojik destek almayı ihmal etmeyin. Tüm ebeveynler sorunlar yaşıyor ve kendilerini tıkanmış hissedebiliyor.
Ayşegül TETİK BANKOĞLU
Psikolojik Danışman-Pedagog